Tenkis Davası
Tenkis davası, uygulamada sıkça görülen davalardan olup Miras Hukuku kapsamında mirasçılara tanınan yasal hakların korunması amacıyla açılır. Miras Hukuku düzenlemeleri, miras bırakanın sahip olduğu mallar üzerinde sınırsız tasarrufta bulunma imkanı tanımamıştır. Zira, her ne kadar mallar miras bırakana ait olsa dahi murisin mirasçıları tereke üzerinde, kanundan doğan birtakım özel hakları haizdir. Mirasçıların sahip olduğu bu özgü hakların ihlal edilmesi halinde ihlalin giderilmesi talepli açılan dava, tenkis davası olarak isimlendirilir. Tenkis davasına taraf olan kişi, sürecin hatalı veya ihmali işlemler nedeniyle menfi yönde seyretmemesi, hak ve menfaat kaybı yaşanmaması adına deneyim sahibi avukat nezaretinde ilerlenmesi son derece önemlidir.
Tenkis Davası Nedir?
Tenkis davası, murisin yasaca tanınan tasarruf sınırını aşması suretiyle malını dağıtması halinde açılan dava olup, muris tarafından gerçekleştirilen tasarrufların iptal edilmesini sağlayan ve mirasçıların hak ihlalinin düzeltilmesi talebini esas alan davadır. Tenkis davasının net bir biçimde anlaşılabilmesi için saklı pay kavramının ifade edilmesi gerekir. Saklı pay, Türk Hukuk Sisteminde mirasçılara tanınan bir hak olup bu hakka göre mirasçıların bazı haklarının miras bırakan tarafından yapılan tasarruflarla zedelenmesi söz konusu değildir.
Miras bırakan, izah edilen saklı payı ihlal edecek biçimde tasarrufta bulunursa, miras bırakan tarafından yapılan tasarrufların iptal edilmesi ve terekeye tekrar dahil edilmesi, tenkis olarak adlandırılır. Tenkis davası, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ile hüküm altına alınmıştır.
Mirasçıların Saklı Pay Hakları
Medeni Kanun md. 495 ve devamı hükümleri ile kimlerin ne kadar miras pay hakkına sahip olduğunu düzenlemiştir. Kanu ile hüküm altına alınan paylar şu şekilde ifade edilebilir:
- Miras bırakanın çocukları, torunları ve torunlarının çocukları – alt soyu – hayatta ise tereke, miras bırakanın alt soyuna ve eşine kalır.
- Miras bırakanın alt soyundan hayatta olan bir üst nesil, kendisinden sonra gelen kişilerin mirasçılığını engeller. Bu hususa bir örnek vermek gerekirse; kişinin, 2 çocuğu yaşıyor ancak 1 çocuğu ölmüş ve ölen çocuğundan 1 torunu hayatta ise terekei 2 çocuğa ve 1 toruna kalır. Miras bırakanın hayatta olan çocuklarının çocukları tereke üzerinde pay sahibi değildir. Bu tür bir örnekte terekenin dörtte biri miras bırakanın eşine pay edilirken dörtte üçü alt soyuna paylaştırılır.
- Miras bırakanın alt soyundan hiçkimse hayatta değilse tereke, miras bırakanın anne ve babasına pay edilir. Anne ve baba, terekenin yarısı üzerinde hak sahibidir. Terekenin kalan yarısı ise miras bırakanın sağ kalan eşine aittir. Anne veya babadan birisi vefat etmiş ise terekenin dörtte biri yaşayan anneye veya babaya pay edilir. Kalan dötte birlik kısım ise miras bırakanın kardeşleri arasında pay edilir. Şayet, söz konusu zümrede yaşayan hiç kimse yoksa bu durumda terekenin, hayatta olan eşle beraber miras bırakanın dedesi ve nenesi arasında paylaştırılması gerekecektir. Bu tür bir durumda hayatta olan eş, terekenin dörtte üçü üzerinde pay hakkına sahipken diğer mirascılar da dörtte biri üzerinde pay hakkını hazidir. Dede ve neneden herhangi birisi vefat etmişse vefat edenin payı da onların alt zümresine doğru pay edilir.
- Miras bırakanın, yukarıda ifade edilen akrabalarından hiçbiri yaşamıyorsa terekenin tamamı hayattaki eşe kalacaktır. Şayet miras bırakanın eşi de hayatta değilse tereke Devlet’e kalacaktır.
- Söz konusu hususlar miras paylaşımında esas alınan temel esaslar olup her bir somut olaya göre farklılık gösterebilir. Miras payları hususunda izlenecek yol bu kadar basit ve yüzeysel olmayabilir. Karışık ve kompleks durumlarda miras pay haklarına ilişkin hukuki sürecin nasıl ilerleyeceği noktasında tecrübeli miras hukuku avukatından yardım almak isabetli olacaktır.
Miras bırakan hayatta iken terekesi üzerinde tasarrufta bulunabilir. Kişi, mirasçısı olmayan birisine vasiyetname düzenlemek suretiyle ma bırakabilir yahut mirasçılarından birisine fazladan mal bıraktığını ifade edebilir. Miras bırakanın bu tür tasarrufları sonucunda mirasçıların hak kaybı yaşamaması adına kanun koyucu saklı pay kurumunu düzenlemiştir. Buna göre miras bırakan, mirasçıların saklı pay hakkını ihlal edecek şekilde tasarrufta bulunamaz. Şayet bulunursa, makalenin de üzerinde temellendiği tenkis davası söz konusu olur. Tenkis davasına dair hukuki prosedüre ilişkin önemli bilgileri ifade etmeden önce saklı pay hakkına sahip kişileri ve bu kişilerin pay oranları bilinmesi gerekir. Saklı paylar şu şekilde ifade edilebilir:
- Miras bırakanın alt soyu, yasal miras hakkının yarısı oranında saklı pay hakkına sahiptir.
- Ana ve baba, yasal miras payının dörtte bir oranında saklı pay hakkına sahiptir.
- Miras bırakanın eşi, bir ve ikinci zümre ile beraber mirasçı ise yasal miras payının tamamı üzerinde saklı pay hakkına sahip olup, üçüncü zümre ile beraber mirasçı ise yasal miras payının dörtte üçü oranında saklı pay hakkını haizdir.
Bu şekilde ifade edilen saklı pay oranlarının, miras bırakanın.i ölümüne bağlı ya da hayatta iken sonuç verecek şekilde yaptığı tasarruflar ile ihlal edilirse mirasçılar, saklı pay haklarının ihlal edilmesi üzerine tenkis davası açarak hak ihlalinin giderilmesini talep edebilir. Fakat miras bırakan, haklı sebeplerin mevcudiyeti halinde mirasçıların saklı paylarını elinden alabilir. Bir diğer ifade ile mirasçılıktan çıkarabilir. Mirasçılıktan çıkarma, tenkis davasından ayrı bir başka hukuki konudur. Bu hususta bilgi almak için miras hukuku avukatından hukuki danışmanlık almak yararlı olacaktır.
Tenkis Hesabı Nasıl Yapılır?
Saklı pay oranlarının belirli olması nedeniyle bu noktada esaslı husus, net terekenin belirlenmesidir. Bununla birlikte miras bırakanın hangi tasarrufların tenkise konu edilebileceği de önem taşır. Bu iki açıdan yapılan tenkis hesabında genellikle mahkeme tarafından bilirkişi atanır. Net tereke hesaplanırken miras bırakanın aktifleri ve pasifler, yani hak ve alacaklı ile borçları hesaba katılır. Tenkis hesabı yapılırken her bir somut olaya göre farklı yollar izlense de genel olarak şu esaslara göre ilerlenir:
- Tenkise konu edilebilen birtakım kazandırmalar bulunur. Miras bırakan, ölüme bağlı tasarrufta bulunarak saklı pay sahibi mirasçısına kazandırmada bulunabilir ve bu kazandırma, tasarruf edilebilir kısmı aşabilir. Bu tür bir durumda saklı payların aşılılan kısmı ile orantılı olacak şekilde tenkise konu edilmesi mümkündür.
- Birden fazla ölüme bağlı tasarrufun tenkise konu edilmesi gerekiyorsa, saklı paylı kişiye yapılan kazandırma ve saklı paylı olmayan kişiye yapılan kazandırma da tasarruf nisabına tenkis edilecektir.
- Tenkis, iki işlemde söz konusudur. Bu işlemler; mirasçı atama ve ölüme bağlı tasarruflardır.
Miras bırakanın, ölüme bağlı tasarrufta bulunmak suretiyle kendisine birtakım kazandırmada bulunulmuş kişi, miras bırakan tarafından vasiyet düzenlenerek bir dizi yükümlülüklere tabi kılınmış ve kendisine yönelik gerçekleştirilen kazandırma tenkis edilmiş ise, tenkis edilen miktarda yükümlülükleri de, bir diğer ifade ile vasiyetten doğan borçları da tenkise konu edilebilir.
Vasiyet edilen malın bölünmesi, malın değerinde azalmaya neden olacaksa ve bu mal tenkise konu edilecekse kişi, tenkise tabi tutulan kısmundan dolayı belirlenen tutarda bir bedel ödemek suretiyle malın bölünmeden kendisinde kalmasını sağlayabilir. Bu durumun tam tersinin gerçekleşmesi de mümkündür. Yani tenkise konu edilmeyen kısımdan dolayı bir miktar bedel talep ederek malı verebilir.
İfade edilen şekilde bir mal, vasiyet alacaklısına kalacak ise ödenecek bedel tutarı, söz konusu malın o gün ki değeri üzerinden belirlenir. Ölüme bağlı tasarruflarda uygulanan bu esaslar, sağlararası kazandırmalar için de geçerlidir.
Miras bırakan hayatta iken yapılan bazı karşılıksız kazandırmaların tıpkı ölüme bağlı tasarruf gibi tenkise konu edilebilmesi mümkündür. Bu kazandırmalar şu şekilde ifade edilebilir:
- Mirasçılık sıfatını kaybetmiş kişiye yönelik miras payına mahsuben gerçekleştirilen karşılıksız kazandırmalar,
- Altsoya yönelik geri alınmamak üzere veya borçtan kurtarmak suretiyle yapılan karşılıksız kazandırmalar,
- Altsoya yönelik alışılmışın ötesinde çeyiz ya da iş sermayesi verilmesi,
- Ölümden önce miras haklarının tasfiye edilmesi maksadıyla yapılan kazandırmalar,
- Miras bırakanın, dilediği zaman geri dönebileceği şartı konularak yapılan bağışlamaların tümü,
- Adet üzere yapılan bağışlamalar istisna kalmak üzere miras bırakanın ölmeden önceki 1 yıllık zaman zarfında yaptığı bağışlamalar,
- Saklı pay kurallarının ihlal edilmesi maksadıyla yapıldığı açıkça anlaşılan kazandırmalar.
Tenkis Davası Nasıl Açılır?
Tenkis davası, saklı pay mirasçıları – altsoy, ana ve baba, eş – tarafından açılır. Bunun yanı sıra, mirasçıların bazı alacaklıları ve iflas dairesinin de belirli hallerde tenkis davası açma hakkı mevcuttur. Tenkis davası açacak saklı pay sahibi mirasçıları bu davayı beraber açmak mecburiyetinde değildir. Söz konusu kişiler münferit şekilde de dava açabilir. Ancak, dava açmayan mirasçının dava neticesinde elde edilen tenkis kararından yararlanabilmesi mümkün değildir. Şayet, saklı pay hakkını haiz mirasçı reşit değilse yahut fiil ehliyetine sahip değilse bu durumda kişi yerinde davayı yasal temsilcisi açabilir.
TMK md.562 hükmü gereğince iflas idaresi, tenkis hakkı bulunan mirasçının iflası halinde davayı açması hususunda ihtarda bulunur. İhtar çekilmesine karşın mirasçı bu davayı açmadığı takdirde dava açma hakkı iflas dairesine geçer. Bununla birlikte, aciz vesikasına sahip olan alacaklılar da tenkis davası açılması yönünde ihtar çeker. Çekilen ihtara karşın mirasçı dava açmaz ise alacaklı tenkis davası açabilir.
Tenkis davasında dava edilen taraf diğer mirasçılar veya üçüncü kişilerdir. Esasında davanın dava edilen tarafı belirlenirken somut olayın koşulları göz önüne alınır. Tenkise konu kazandırma kime yapılmış ise davada husumetli taraf o olacaktır. Şayet, tenkise konu kazandırmanın yapıldığı kişi vefat etmiş ise bu takdirde dava, yaşamını yitirenin mirasçılarına karşı açılabilir. Tenkise tabi kazandırma yapılan birden çok kişi mevcut ise bu kişilerin tamamı davalı olabilir.
Tenkis Davası Açma Süresi
Tenkis davası, tenkise tabi tutulacak işlemin öğrenilmesini takip eden 1 yıllık süre zarfında açılmalıdır. Tenkis davası açılabilmesi için miras bırakanın ölmesi gerektiği hususu da önemlidir. Bu davada dava açma süresi en fazla 10 yıldır. Zira, vasiyetnamelere dair işlemlerden dolayı dava açma hakkının 10 yıl içerisinde kullanılması gerekir. Bu nedenle, tankise konu işlem öğrenilmemiş olsa dahi 10 sene sonra dava hakkı düşecektir. 10 yıllık sürenin başlangıcı ise vasiyetnamenin açıldığı andır. Tenkis davasında zamanaşımı süresi öngörülmemiş olup ifade edilen süreler hak düşürücü sürelerdir.
Tenkis Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
Tenkis davasında görevli mahkeme genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi olup yetkili mahkeme ise TMK md.576 hükmü uyarınca miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesidir. Tenkis davası açılacağı zaman miras bırakanın yerleşim yerindeki asliye hukuk mahkemesinde dava dilekçesi ve sair şartlar karşılanarak müracaat edilmelidir. Dava dilekçesinin hukuki açıdan muntazam bir biçimde hazırlanması, öne sürülen iddiaların hukuki zeminde temellendirilmesi ve ispat edilmesi hak ve menfaat kaybı yaşanmasının önüne geçer. Bu nedenle, sürecin ifa edilmesinde uzman desteği almak isabetli olacaktır.
Bilgi & İletişim:
Telefon | WhatsApp | 0 216 606 37 37 |
Adres | Fenerbahçe Mah. Fener Kalamış Cad. No:6/3 Kadıköy/İstanbul |
E – Posta | info@esen.av.tr |