A. KAPSAM
Türk Medeni Kanunu gereğince mirasçılar, miras bırakanın ölümü neticesinde mirası bir bütün olarak, kendiliğinden kazanırlar. Miras, miras bırakanın yalnızca aktif varlığını içermez, aynı zamanda miras bırakanın borçlarını da içermektedir. Miras bir bütün halinde kazanıldığından borca batık mirastaki borçların, mirasçıların kendi kişisel varlıklarıyla karşılanması icap eder. Bilindiği üzer mirasçılar miras bırakanın borçlarından şahsen ve sınırsız olarak sorumludurlar. Bu olumsuz durumlara maruz kalınmaması için Türk Medeni Kanunu ile mirasın reddi müessesesi kabul edilmiştir. Türk Medeni Kanunu madde 605 vd. maddelerinde düzenlenmiş olan mirasın reddi, mirasçıya mirasçılık sıfatını kabul etmeme imkanını veren yoldur. Ret, mirasçının iradesinden ya da kanunun getirdiği bir karineden kaynaklanabilir. Birinci halde gerçek redden, ikinci halde hükmi redden bahsedilir. Birinci halde gerçek redden ikinci halde hükmi redden bahsedilir.
B. GERÇEK RET
1. TANIM
Türk Medeni Kanunu madde 605’e göre mirasçılık sıfatını kazanmış olan mirasçının kendi iradesi ile bu sıfata son vermesine gerçek ret denir. Türk Medeni Kanunu madde 609’a göre ayırt etme gücüne sahip ve ergin olan mirasçıların yazılı veya sözlü olarak mirası reddettikleri yönündeki kayıtsız ve şartsız beyanlarını miras bırakanın son yerleşim yeri Sulh Hukuk Mahkemesine bildirmeleri ile miras reddedilir. Ret için miras bırakanın bir irade açıklamasına ihtiyaç vardır. Bu bir bozucu yenilik doğuran bir irade beyanı olup herhangi bir şekle tabi değildir. Yazılı ya da sözlü olarak miras bırakanın son yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesine yapılır. Önemli olan beyandan reddin açık olarak anlaşılmasıdır.
Mirasın reddi için mirasçının fiil ehliyetine sahip olması gerekir. Ancak bu hakkın temsilci vasıtasıyla da kullanılabilmesi mümkündür. Fakat bu hususta vekaletnamede özel bir yetkinin varlığı aranmaktadır. Tam ehliyetsizlerde ret beyanı yasal temsilci vasıtasıyla yapılabilmektedir. Sınırlı ehliyetsizlerde ise ret beyanı yasal temsilci vasıtasıyla veya temsilcinin onayı veya icazetiyle sınırlı ehliyetsiz tarafından da yapabilmektedir.
2. SÜRE
Miras 3 ay içerisinde reddolunabilir. Ret beyanı bozucu yenilik doğuran bir hak niteliğinden bu üç aylık süre hak düşürücü süre niteliğindedir. Yasal süre içerisinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur. Söz konusu hak düşürücü süre olan 3 aylık süre, yasal mirasçılar için ölüm tarihinden, mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri durumlarda ölüm ve mirasçılığın öğrenildiği tarihten başlamaktadır. Vasiyetname ile atanmış mirasçı için süre lehine olan tasarrufun kendisine resmen bildirilmesiyle başlamaktadır. Yine ölümün gerçekleşmesinden önce bu sürenin başlamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Miras sözleşmesi ile atanan mirasçı için ise süre ölüm tarihinden itibaren başlamaktadır.
Önemli sebeplerin varlığı halinde sulh hakimi, yasal ve atanmış mirasçılara tanınmış olan Ret süresini uzatabilir veya yeni bir süre tanıyabilmektedir. Fakat bunun için haklı bir sebebin varlığı aranmaktadır.
Reddi miras hakkının 3 aylık süre dolmadan düştüğü durumlar da bulunmaktadır. Bunlar açık kabul beyanı ile mirasın kabul edildiği, tereke işlerine gereğinden fazla karışma nedeniyle ret mirasın örtülü olarak kabul edildiği ve Türk Medeni Kanunu madde 610’da zikredilen ceza olarak ret hakkının düştüğü durumlardır.
C. HÜKMİ RET
1. TANIM
Hükmi ret, mirasın mirasçının ölümüyle birlikte kül halinde kendiliğinden mirasçılara geçmesinin istisnasını oluşturmaktadır. Türk Medeni Kanunu madde 650’ye göre ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır denilmek suretiyle herhangi bir başvuru yapılmasına gerek kalmadan, karine olarak mirasın hükmen reddedilmiş sayılacağı kabul edilmiştir. Aslında hükmi ret bir karine olduğundan reddin gerçekleşmiş sayılması için mirasçıların ret beyanına gerek yoktur. Bir başka deyişle bu durumda mirasın hükmen reddi bir karine olduğundan mirasın ölüm olayıyla birlikte mirasçılara geçmesi için kabul beyanı gereklidir. Fakat uygulamada bu hususun tespiti için mirasın hükmen reddinin tespiti davası açılmaktadır.
Hükmi reddin söz konusu olabilmesi için madde lafzından da anlaşılacağı üzere mirasçıların mirası reddetmiş sayılacağı karinesinin varlığı için borca batıklık şartı esas unsurdur. Bu şart, mirasçının yakın çevresince mirasçının ödemeden aczinin bilinmesi veya açıkça belli olması yahut bu hususun resmen tespit edilmesi durumlarında sağlanmış olacaktır. Resmen tespit edilmesine örnek olarak konkordato mühleti verilmesi, iflas ve aciz vesikası sayılabilir.
2. DAVA
Mirasçılar tarafından terekenin borca batık olduğu ve ölüm tarihi itibariyle miras bırakanın borç ödemekten aciz olduğunun tespiti için her zaman tespit davası açılabilir, bu dava süreye tabi değildir. Dava tereke alacaklıları hasım gösterilerek açılmalıdır. Mirasın hükmen reddine ilişkin yetkili mahkeme davalının dava tarihindeki yerleşim yeri mahkemesidir. Terekenin borca batık olduğunun ve mirasın hükmen reddinin tespiti davalarında asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.
FAYDALANILAN KAYNAKLAR:
1- DURAL/ÖZ MİRAS HUKUKU
2- https://www.hukukihaber.net/reddi-miras-makale,8629.html
Bilgi & İletişim:
Telefon | WhatsApp | 0 216 606 37 37 |
Adres | Fenerbahçe Mah. Fener Kalamış Cad. No:6/3 Kadıköy/İstanbul |
E – Posta | info@esen.av.tr |