Mahkeme ilamlarının iki sonucu vardır. Bunlar; kesin delil ve kesin hüküm etkisidir. Yabancı bir mahkeme ilamının, bir başka ülkede kesin delil yahut kesin hüküm olarak kabul edilmesi için, icra edilebilir olması gerekmektedir. Yabancı mahkeme ilamının başka bir ülkede icra edilebilir kılınması da o ilamın tanıma ve tenfizi ile mümkündür.
Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizinde; mahkemelerin iş yükünü azaltmayı, para ve zaman kaybının önüne geçmeyi, hukuki güvenliği sağlamayı, kişilerin menfaatini korumayı temin etmeyi amaçlaması etkilidir.
Kural olarak tanıma ve tenfiz açılacak, ayrı bir dava ile gerçekleştirilebilir. Bu davalar (tanıma veya tenfiz davası) sonucu tanıma veya tenfiz kararı verilmesiyle birlikte yabancı mahkeme kararı, mahalli mahkeme kararı kuvvet ve niteliğini kazanır. Tanıma veya tenfiz davalarından hangisinin açılacağı ise etki doğurması istenen kararın içeriğine göre belirlenir. Yabancı mahkeme kararının içeriğinde o devletin icra organlarının harekete geçmesini gerektiren bir durum varsa, açılacak dava tenfiz davası olacaktır. Ancak kararın böyle bir özelliği yoksa açılması gereken dava tanıma davasıdır. İçerdiği hükümler sebebiyle tenfiz davası açılması gereken bir yabancı mahkeme kararı hakkında tanıma davası açılabilmesi için, davacının tenfiz yerine tanıma istemesinde haklı bir menfaatinin bulunması gerektiği kabul edilmektedir.
Türk Hukuku’nda yabancı bir mahkeme tarafından verilen kararın doğrudan uygulanması kabul edilmemiştir. Bu kararın Türk Mahkemeleri tarafından tanınması yahut da tenfizi gerekmektedir. Türk Hukuku’nda yabancı mahkeme kararlarının esastan incelenmesi sistemi yani ‘‘revision’’ sistemi kabul edilmemiştir. ‘‘Revision au fond’’ olarak adlandırılan esastan inceleme yasağı kabul edilmiştir. Buna ilişkin olarak Yargıtay’ın İçtihadı Birleştirme Kararı’da bu durumu tevsik etmektedir; (Yargıtay İçtihadı Birleştirme BGK., 2010/1 E., 2012/1 K., 10.02.2012 T.,)
‘‘Tenfiz davasında hukuki yarar şartı öncelikle incelenerek, kararı verecek olan hakimin, yalnızca yabancı kararın tenfiz edilebilmesi için Türk Hukuku’nda aranan şartları taşıyıp taşımadığını irdelendikten sonra, şartların bulunması halinde artık tenfiz (exequatur) kararını verebilecektir.
Tenfiz mahkemesinin, yabancı mahkemenin esasa uyguladığı hukuku ve aynı şekilde kendi usul hükümlerini doğru uygulayıp uygulamadığını inceleme ve yabancı ilamın içeriğini tetkik etme olanağı bulunmamaktadır (2675 s. MÖHUK m.38/c, 5718 s. MÖHUK m.54/a, b, c, ç)’’
A-TANIMA
Tanıma, yabancı ülke mahkemelerince verilmiş bir kararın ülkede kesin hüküm kuvvetinin kabul edilmesidir.
Yabancı mahkeme kararlarının tanınması, Türk mahkemesinde açılan bağımsız bir dava olarak tanıma ve Türk mahkemesinde görülmekte olan bir dava içinde tanıma olmak üzere kural olarak iki usulde gerçekleşir. Ancak Türkiye’nin yabancı mahkeme kararlarının tanınması konusunda taraf olduğu bazı milletlerarası sözleşmelere bakıldığında, sözleşmelerin uygulama alanlarına giren âkit devlet yetkili makam kararlarının, hiçbir tanıma şartına ve adli tanıma usulüne tabi olmaksızın tüm âkit devletlerde “ipso jure” kendiliğinden hüküm ve sonuç doğuracağı kabul edilmiştir. Bu tanıma usulüne doğrudan tanıma usulü de denilebilir. Doğrudan tanıma usulünün kabul edildiği sözleşmeler çerçevesinde, alınan yabancı makam kararlarına karşı Türkiye’de tanıma davası açılmasına gerek yoktur.
İcra kabiliyetleri mevcut olmayan yabancı mahkeme kararlarının, Türk Hukukunda yapabileceği etki, kesin hüküm ve delil etkisinin Türk hukukunda da kabul edilmesidir. Bu ancak Türk mahkemeleri tarafından verilecek bir ‘‘tanıma’’ kararı ile mümkündür.
Yabancı ülke mahkemesince verilen karar tanındığı ülkede, verildiği ülkede gösterdiği etkilerin aynısını gösterir. Yani etki alanı kararı veren ülkeye göre belirlenir, kararı veren ülkedekinden daha fazla etki meydana getirmez. Aynı şekilde yabancı mahkeme kararı, tanıma kararı verilen ülkedekinden fazla etki de meydana getiremez.
B)TENFİZ
Yabancı mahkeme tarafından verilmiş olan bir karar; bir şeyin yapılmasına, verilmesine ya da yapılmamasına ilişkin bir eda hükmü taşıyorsa, bu durumda yabancı mahkeme kararının sadece tanınmış olması yeterli olmayacaktır. Bilindiği üzere, eda hükmü taşıyan mahkeme kararlarının kesin hüküm etkisi yanında icra edilebilirlik etkisi de vardır. Bu tür kararların davacı tarafı hukuki olarak tatmin etmesi için, icra edilebilmesi gerekir. Yani devletin icra organları vasıtasıyla o hükmün yerine getirilmesinin sağlanması gerekmektedir.
Tenfize konu edilen kararların, devletin zorlayıcı gücünü harekete geçirmesi için, o ülkede egemenliği temsil eden makamların iznine tabidir. Bu nedenle, yabancı bir mahkeme kararının bir ülkede icra edilebilmesi için, o ülke mahkemesinin kararın icra edilebilmesi için karar vermesine bağlıdır. Bu işleme tenfiz ‘‘exequatur’’ denmektedir. Sonuç olarak, yabancı mahkemeler tarafından verilen eda kararlarının Türkiye’de icra edilebilmeleri için, tenfiz edilmeleri gerekmektedir.
FAYDALANILAN KAYNAKLAR
1-GÜVEN, Pelin, Tanıma-Tenfiz, Ankara, 2013.
2-KÖLE, Mehmet, Yabancı Mahkeme Kararlarının Tanıma Ve Tenfizinde Usul, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 21, Sayı: 34, Yıl: 2016, Sayfa: 39-98.
3-ÇAĞLAR, Şule, Yabancı Mahkeme Tarafından Verilen Velayet Kararlarının Tanınması ve Tenfizi, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2018.
4-ŞANLI, Cemal/ ESEN, Emre/ ATAMAN-FİGANMEŞE, İnci, Milletlerarası Özel Hukuk,
6.Baskı, İstanbul, 2018.
Bilgi & İletişim:
Telefon | WhatsApp | 0 216 606 37 37 |
Address | Fenerbahçe Mah. Fener Kalamis Cad. No:6/3 Kadıköy/İstanbul/Türkiye |
E – Posta | info@esen.av.tr |